YUVAL NOAH HARRARI

RÖPORTAJ

En Çok Satanlar listelerinin demirbaşı haline gelen ‘Sapiens’ ve ‘Homo Deus’ kitaplarının yazarı, tarihçi Yuval Noah Harari ile ırkımızın geçmişteki başarısını, günümüzdeki otoritarizm düşkünlüğünü ve gelecekteki sentetik hallerini konuştuk.

RÖPORTAJ ALPER BAHÇEKAPILI FOTOĞRAF EMRE GÜVEN

Bu noktaya nasıl geldik? Ve buradan nereye gideceğiz? İnsanlık tarihinin en çok sorulan iki sorusu muhtemelen bunlar. İsrailli tarihçi Yuval Noah Harari bu sorulara ve daha fazlasına cevap vermeye çalıştığı iki kitabı, Sapiens: İnsanlığın Kısa Bir Tarihi (2014) ve Homo Deus (2016) ile dünya çapında bir ilgi yakaladı. Öyle bir ilgi ki, Barack Obama, Bill Gates, Mark Zuckerberg gibi isimler dahi onun kitaplarından bahsediyor. Doktorasını Oxford Üniversitesi’nde tamamlayan yazar, Kudüs İbrani Üniversitesi’nin Tarih Bölümü’nde dersler veriyor. Onlarca farklı dile çevrilen, birçok ülkede ‘bestseller’ haline gelen Sapiens’i de burada verdiği “Dünya Tarihine Giriş” dersine dayanarak yazmaya karar veriyor. Dünya tarihi, Ortaçağ tarihi, askeri tarih gibi alanlarda uzmanlaşan yazar, geçmişe dair kazandığı bu birikimle geleceğe dair öngörüler yapabilmek için bilimsel gelişmelerle de yakından ilgileniyor.

İnsanın bir şekilde özel veya seçilmiş bir tür olduğunu düşünüyor musunuz?

Seçimi yapan biri olduğunu düşünmediğim için seçilmiş bir tür olduğunu da düşünmüyorum. Şu anda insanlığın sahip olduğu bilgi ve güç, kendi türünü değiştirmeye başlamasını mümkün kılacak bir noktaya doğru gidiyor. Bilim dünyası giderek bunun farkına varmaya başladı. Muhtemelen önümüzdeki yüzyılda homo sapiens’ten daha üstün veya onun yerini alacak bir tür ortaya çıkacak.

Sizce bizim yerimizi ne alacak?

Üç ana olasılık var. Hepsi de aynı anda gerçekleşebilir. İlk olasılık biyoteknoloji ve biyomühendisliği organik bedenlerimizi değiştirmek için kullanacağız. En bilinen örnek genetik mühendisliğin DNA’mızı değiştirmek için kullanılması. Ama başka değişiklikler de yapılabilir: Organlar gençleştirilebilir veya bedenin biyokimyasal dengesi değiştirilebilir. İşte bu organik bedenin yeniden tasarlanması ki bunu zaten şu anda yapabiliyoruz. İkinci olasılık organik olanı organik olmayan parçalarla birleştirip sayborglar yaratmak. İnsan eli ve gözlerinin yerine biyonik el ve gözler koyabilirsiniz. İnsanın bağışıklık sistemini güçlendirmek için biyonik bir bağışıklık sistemi ekleyebilirsiniz. Bu zaten geliştirilmekte olan bir teknoloji. Bedeninizi korumak için sürekli kanınızda dolaşıp tehlikeleri saptayıp, örneğin kanser hücrelerine saldıracak kan hücreleri boyutunda nanorobotların geliştirilmesi de konuşuluyor. Bedeniniz aynı beden ama içinde biyonik bir sistem var. Üçüncü ve en radikal yol ise organik bedenden tamamen vazgeçmek ve inorganik varlıklar yaratmak. Örneğin zekâsı belki de hatta bilinci olan robotlar. Bu olasılık, biyokimyaya değil, bilgisayar bilimine dayalı. Bazı uzmanlar insan bilincinin bir bilgisayara yüklenebileceğini, hatta böylece ölümsüzlüğün yakalanabileceğini öngörüyor.Çünkü bir bilgisayarın içinde zihniniz sonsuza dek yaşayabilir. En azından teoride böyle. Elbette bugün mümkün değil ama bundan 15 yıl sonrasını kim bilebilir?

YUVAL NOAH HARRARI

RÖPORTAJ

En Çok Satanlar listelerinin demirbaşı haline gelen ‘Sapiens’ ve ‘Homo Deus’ kitaplarının yazarı, tarihçi Yuval Noah Harari ile ırkımızın geçmişteki başarısını, günümüzdeki otoritarizm düşkünlüğünü ve gelecekteki sentetik hallerini konuştuk.

RÖPORTAJ ALPER BAHÇEKAPILI FOTOĞRAF EMRE GÜVEN

Bu noktaya nasıl geldik? Ve buradan nereye gideceğiz? İnsanlık tarihinin en çok sorulan iki sorusu muhtemelen bunlar. İsrailli tarihçi Yuval Noah Harari bu sorulara ve daha fazlasına cevap vermeye çalıştığı iki kitabı, Sapiens: İnsanlığın Kısa Bir Tarihi (2014) ve Homo Deus (2016) ile dünya çapında bir ilgi yakaladı. Öyle bir ilgi ki, Barack Obama, Bill Gates, Mark Zuckerberg gibi isimler dahi onun kitaplarından bahsediyor. Doktorasını Oxford Üniversitesi’nde tamamlayan yazar, Kudüs İbrani Üniversitesi’nin Tarih Bölümü’nde dersler veriyor. Onlarca farklı dile çevrilen, birçok ülkede ‘bestseller’ haline gelen Sapiens’i de burada verdiği “Dünya Tarihine Giriş” dersine dayanarak yazmaya karar veriyor. Dünya tarihi, Ortaçağ tarihi, askeri tarih gibi alanlarda uzmanlaşan yazar, geçmişe dair kazandığı bu birikimle geleceğe dair öngörüler yapabilmek için bilimsel gelişmelerle de yakından ilgileniyor.

İnsanın bir şekilde özel veya seçilmiş bir tür olduğunu düşünüyor musunuz?

Seçimi yapan biri olduğunu düşünmediğim için seçilmiş bir tür olduğunu da düşünmüyorum. Şu anda insanlığın sahip olduğu bilgi ve güç, kendi türünü değiştirmeye başlamasını mümkün kılacak bir noktaya doğru gidiyor. Bilim dünyası giderek bunun farkına varmaya başladı. Muhtemelen önümüzdeki yüzyılda homo sapiens’ten daha üstün veya onun yerini alacak bir tür ortaya çıkacak.

Sizce bizim yerimizi ne alacak?

Üç ana olasılık var. Hepsi de aynı anda gerçekleşebilir. İlk olasılık biyoteknoloji ve biyomühendisliği organik bedenlerimizi değiştirmek için kullanacağız. En bilinen örnek genetik mühendisliğin DNA’mızı değiştirmek için kullanılması. Ama başka değişiklikler de yapılabilir: Organlar gençleştirilebilir veya bedenin biyokimyasal dengesi değiştirilebilir. İşte bu organik bedenin yeniden tasarlanması ki bunu zaten şu anda yapabiliyoruz. İkinci olasılık organik olanı organik olmayan parçalarla birleştirip sayborglar yaratmak. İnsan eli ve gözlerinin yerine biyonik el ve gözler koyabilirsiniz. İnsanın bağışıklık sistemini güçlendirmek için biyonik bir bağışıklık sistemi ekleyebilirsiniz. Bu zaten geliştirilmekte olan bir teknoloji. Bedeninizi korumak için sürekli kanınızda dolaşıp tehlikeleri saptayıp, örneğin kanser hücrelerine saldıracak kan hücreleri boyutunda nanorobotların geliştirilmesi de konuşuluyor. Bedeniniz aynı beden ama içinde biyonik bir sistem var. Üçüncü ve en radikal yol ise organik bedenden tamamen vazgeçmek ve inorganik varlıklar yaratmak. Örneğin zekâsı belki de hatta bilinci olan robotlar. Bu olasılık, biyokimyaya değil, bilgisayar bilimine dayalı. Bazı uzmanlar insan bilincinin bir bilgisayara yüklenebileceğini, hatta böylece ölümsüzlüğün yakalanabileceğini öngörüyor.Çünkü bir bilgisayarın içinde zihniniz sonsuza dek yaşayabilir. En azından teoride böyle. Elbette bugün mümkün değil ama bundan 15 yıl sonrasını kim bilebilir?

YUVAL NOAH HARRARI

RÖPORTAJ

En Çok Satanlar listelerinin demirbaşı haline gelen ‘Sapiens’ ve ‘Homo Deus’ kitaplarının yazarı, tarihçi Yuval Noah Harari ile ırkımızın geçmişteki başarısını, günümüzdeki otoritarizm düşkünlüğünü ve gelecekteki sentetik hallerini konuştuk.

RÖPORTAJ ALPER BAHÇEKAPILI FOTOĞRAF EMRE GÜVEN

Bu noktaya nasıl geldik? Ve buradan nereye gideceğiz? İnsanlık tarihinin en çok sorulan iki sorusu muhtemelen bunlar. İsrailli tarihçi Yuval Noah Harari bu sorulara ve daha fazlasına cevap vermeye çalıştığı iki kitabı, Sapiens: İnsanlığın Kısa Bir Tarihi (2014) ve Homo Deus (2016) ile dünya çapında bir ilgi yakaladı. Öyle bir ilgi ki, Barack Obama, Bill Gates, Mark Zuckerberg gibi isimler dahi onun kitaplarından bahsediyor. Doktorasını Oxford Üniversitesi’nde tamamlayan yazar, Kudüs İbrani Üniversitesi’nin Tarih Bölümü’nde dersler veriyor. Onlarca farklı dile çevrilen, birçok ülkede ‘bestseller’ haline gelen Sapiens’i de burada verdiği “Dünya Tarihine Giriş” dersine dayanarak yazmaya karar veriyor. Dünya tarihi, Ortaçağ tarihi, askeri tarih gibi alanlarda uzmanlaşan yazar, geçmişe dair kazandığı bu birikimle geleceğe dair öngörüler yapabilmek için bilimsel gelişmelerle de yakından ilgileniyor.

İnsanın bir şekilde özel veya seçilmiş bir tür olduğunu düşünüyor musunuz?

Seçimi yapan biri olduğunu düşünmediğim için seçilmiş bir tür olduğunu da düşünmüyorum. Şu anda insanlığın sahip olduğu bilgi ve güç, kendi türünü değiştirmeye başlamasını mümkün kılacak bir noktaya doğru gidiyor. Bilim dünyası giderek bunun farkına varmaya başladı. Muhtemelen önümüzdeki yüzyılda homo sapiens’ten daha üstün veya onun yerini alacak bir tür ortaya çıkacak.

Sizce bizim yerimizi ne alacak?

Üç ana olasılık var. Hepsi de aynı anda gerçekleşebilir. İlk olasılık biyoteknoloji ve biyomühendisliği organik bedenlerimizi değiştirmek için kullanacağız. En bilinen örnek genetik mühendisliğin DNA’mızı değiştirmek için kullanılması. Ama başka değişiklikler de yapılabilir: Organlar gençleştirilebilir veya bedenin biyokimyasal dengesi değiştirilebilir. İşte bu organik bedenin yeniden tasarlanması ki bunu zaten şu anda yapabiliyoruz. İkinci olasılık organik olanı organik olmayan parçalarla birleştirip sayborglar yaratmak. İnsan eli ve gözlerinin yerine biyonik el ve gözler koyabilirsiniz. İnsanın bağışıklık sistemini güçlendirmek için biyonik bir bağışıklık sistemi ekleyebilirsiniz. Bu zaten geliştirilmekte olan bir teknoloji. Bedeninizi korumak için sürekli kanınızda dolaşıp tehlikeleri saptayıp, örneğin kanser hücrelerine saldıracak kan hücreleri boyutunda nanorobotların geliştirilmesi de konuşuluyor. Bedeniniz aynı beden ama içinde biyonik bir sistem var. Üçüncü ve en radikal yol ise organik bedenden tamamen vazgeçmek ve inorganik varlıklar yaratmak. Örneğin zekâsı belki de hatta bilinci olan robotlar. Bu olasılık, biyokimyaya değil, bilgisayar bilimine dayalı. Bazı uzmanlar insan bilincinin bir bilgisayara yüklenebileceğini, hatta böylece ölümsüzlüğün yakalanabileceğini öngörüyor.Çünkü bir bilgisayarın içinde zihniniz sonsuza dek yaşayabilir. En azından teoride böyle. Elbette bugün mümkün değil ama bundan 15 yıl sonrasını kim bilebilir?

POSITOPIA

17

ŞİMDİ SATIŞTA

is a large format international biannual magazine from Istanbul. Focusing on arts, culture and society, each issue tackles various universal subjects within a distinct theme.

Adres

Karaköy Tarihi Un Değirmeni Binası, Kemankeş Mahallesi, Ali Paşa Değirmen Sokak 16, 34425, Karaköy Istanbul, Turkey

+90 212 232 4288

contact@212magazine.com

POSITOPIA

17

ŞİMDİ SATIŞTA

is a large format international biannual magazine from Istanbul. Focusing on arts, culture and society, each issue tackles various universal subjects within a distinct theme.

Adres

Karaköy Tarihi Un Değirmeni Binası, Kemankeş Mahallesi, Ali Paşa Değirmen Sokak 16, 34425, Karaköy Istanbul, Turkey

+90 212 232 4288

contact@212magazine.com

POSITOPIA

17

ŞİMDİ SATIŞTA

is a large format international biannual magazine from Istanbul. Focusing on arts, culture and society, each issue tackles various universal subjects within a distinct theme.

Adres

Karaköy Tarihi Un Değirmeni Binası, Kemankeş Mahallesi, Ali Paşa Değirmen Sokak 16, 34425, Karaköy Istanbul, Turkey

+90 212 232 4288

contact@212magazine.com